7 Nisan 2015 Salı

Ankara'da Okulsuz bir Gün (4.4.15)


@Esenboğa Havalimanı
Yoo hayır, Ankara'nın en güzel yanı İstanbul'a dönüş yolu değilmiş. Dostlukmuş bir şehri dolduran, aynı dertler, amaçlar ve heyecanlarmış. 

Biz ne ara bu kadar samimi arkadaşlar olduk bilemedim. Hepimiz şaşkındık esasen cumartesi günü, ve herkes bunu dile getirdi; yüz yüze tanışmadığımız insanlarla, hiç tanımadığımız bir annenin evinde 9+1 anne ve 11 çocukla nasıl buluştuk? Nasıl güvendik birbirimize?

GÜVEN... En ihtiyacımız olan duygulardan biri. Çağımızın baş belası GÜVEN EKSİKLİĞİ.

Bu grubu seviyorum çünkü hepimizin derdi, "Dünyanın en saf, temiz, iyi insanlarını daha iyi nasıl büyütürüz". Hepimizin amacı çocukların kendilerine has tüm özelliklerini değiştirmelerine gerek kalmadan hayatı, yaşamayı, öğrenmeyi "oyun"la öğrenmeleri. Ve herkes bu konularda yaşadıklarını en içten şekilde paylaşıyor.

PAYLAŞMAK... Dertleri, sorunları, sevinçleri, çözüm önerilerini... 6 aydır paylaşıyoruz HAYATI.

Bu yüzden güveniyoruz birbirimize. Ve güveniyorum bu gruba, Türkiye'nin eğitim sistemini dönüştürmede çok önemli bir rol oynuyor/oynayacak. Tıpkı Reggio Emilia'da dünyada ilk kez ortaya çıkan, tepeden inmeden, "ebeveynler tarafından" açılan okulların yaptığı gibi sistemi değiştirecek bu grubun algısı.

Kültürümüze uygun bir eğitim modeli geliştirmede bu grubun bize çok önemli bir katkısı olacak. Daha fazla gözlemlemek, fikirlerini daha fazla dinlemek, daha fazla anneyle tanışmak ve babaları da bu algının içine çekmek istiyorum bu yüzden. Daha fazla çocuğa ulaşmak için daha fazla çalışmam gerek, farkındayım. Yaptığımız ve planladığımız projeler de hep daha fazla çocuğun ve ailenin hayatına dokunmak için. Çünkü her açıdan daha sağlıklı bir hayat, herkesin hakkı. Bu nedenle de bu yaz (hibe alabilirsek) Mardin'den başlıyoruz inşallah, dualarınızı eksik etmeyin.


Tüm bu güzel duygularla gittim Ankara'ya. Sabah hava karlı ve soğuk olunca buluşma yerimiz (Ziraat Fakültesi idi, nasıl orjinal anneler :)) bir annenin evi olarak değişti. Evde hemen kaynaştık, sohbetler açıldı dertler bir olunca. Çocuklar oynadılar kendi hallerinde, 11 çocuk kendilerine oyunlar üretti, 4 Nisan Dünya Yastık Savaşı Günü'nü hissetmiş olacaklar ki yastık savaşı yaptılar :) 

Çay sohbetinde birbirimizi daha fazla tanıdık. Neden Okulsuz'u istediğimizi anlattık. Reggio ilhamlı atölyeleri nasıl daha fazlalaştırabileceğimizi, öğretmen eğitimlerini, diğer alternatifleri konuşup hemen oracıkta bir beyin fırtınası yaptık. 

İstanbul'da önümüzdeki sonbaharda Reggio ilhamlı atölye açmayı planladığımızı, inşallah nasip olursa Mardin'de de Reggio ilhamlı atöyeler oluşturup onlara danışmanlık yapacağımızı söylediğimde İstanbul'da tek atölyenin yeterli olmayacağı düşünülmüş olacak ki, İst. için "Gezici bir Atölye" kurma fikirleri geldi. Birdenbire bir sürü atölye kurmak zor olabilir ancak daha fazla çocuğa ulaşmak için öğretmenlere Reggio Emilia'yı tanıtmak istiyoruz.

Nedir Reggio Emilia? Okulsuz ruhuna en çok yakışan, çocuk yapılandırmacı bir eğitim felsefesi. Sistem değil, belli kalıpları, sınırları olmadığı için anlaması ve uygulaması kolay olmuyor. Bu nedenle de Reggio'dan daha fazla ilham alabilmek için özellikle grupta çok yazdım, 2 online seminer verdim.

Daha fazla bilgi için; "Reggio Emilia Yöntemiyle Harika Çocuk Yetiştirmek" yazımı okuyabilir,
Facebook'ta Reggio Emilia Yaklaşımı sayfamı takip edebilirsiniz. Reggio ile ilgili bana sorulan soruları ve verdiğim cevapları "Reggio Emilia Yaklaşımı Sohbetleri" yazımda bulabilirsiniz.
Reggio ilhamlı projelerimizi takip etmek isterseniz "Atölye Renklerden Renklere" olarak çalışmalarımıza başlamış durumdayız :)

Ankara'da çocuklarla da Reggio ilhamlı küçük bir çalışma yaptık. Reggio'da 0-3 yaş arası çocuklara hayatlarında sürekli karşılarına çıkan ve çıkacak olan kağıt, naylon, ip gibi tehlike arz etmeyen  materyalleri tanıtıyorlar. Daha sonra çocuklar tüm bu materyalleri, geri dönüşüm malzemelerini, doğa(l) malzemelerini çok başka amaçlar için, başka başka teknikler kullanarak "kolaj"lar yapıyorlar.

Çocuklar (ve daha sonra anneler:)) -Kağıt, -Peçete ve -İp'le bir "kolaj" yaptılar.

"Kolaj ne demek olabilir acaba?"
- Bir şeyler çizmek
"Bir şeyler çizmek... Nasıl şeyler çizmek?"
- Bir şeyler çizmek işte. Allah çizmek...
- Araba çizmek...
- Kalem verin çizelim.
"Kalemle çizmeyeceğiz. Herkes istediği renk iple yapabilir."
- Maskeler mi yapacağız?
"Bilmiyorum."
- O ne?
- Maske maske...
- Çok zor olursa ne olur?
(Çocuklar iplerini seçerken ortam oldukça uğultuluydu, çok heyecanlıydılar)

"Bu önünüzde 3 malzemeyle istediğiniz şeyi yapabilirsiniz."

- İSTEDİĞİMİZ ŞEY NE?

Bu soru klasik eğitim sistemimiz sonucu çok sık karşılaştığımız bir soru, çocuklar "ne istediklerini" bilmiyorlar maalesef. Aslında bu sistemden geçmiş bizler de öyleyiz ve çocuklara da yaptırdığımız sonuç odaklı ve kalıpları olan "aktiviteler"le onların düşünmesini engelliyoruz istemeden. Reggio bu nedenle SÜREÇ odaklı projeleri tercih ediyor.

Daha önce böyle bir taleple karşılaşmayan çocuklar ne yapacaklarına karar vermekte zorlanabiliyorlar çünkü düşünmeleri ve "fikir üretmeleri" gerekiyor :) Bu tarz çalışmalar çocukların yaratıcı düşünme güçlerini de artırıyor ve fikirlerini hayata geçirdikçe kendilerine güvenlerinin artmasını sağlıyor.

"Ne istediğinize siz karar vereceksiniz."
- Ben bir dombran maskesi yapacağım.
- Ben bir sincap yapacağım.
- Ben yuvarlak bir yüz yapacağım.
- Bak ben na'aptım, yuvarlak yaptım.
"Nasıl bir yuvarlak o?"
- Böyle böyle dolandırıyon, dolandırıyon, dolandırıyon böyle yaptım.
- Köprü yapmış. (arkadaşının yaptığını göstererek)
(Köprü yapmadığını belirtircesine başını iki yana sallıyor)
"Hmm köprü yapmamış."
- Ne yapmış? Yuvarlak mı?
"Bilmem."
- Ben yuvarlak yaptım sen ne yaptın?
- Bence araba.
- Ooo araba yapılır mı ki? İpten...
- Evet ipten arabaya benziyor.
"İpten araba yapılır mı? Yapılmaz mı?"
- Yapılır.
- Ben de yuvarlak yaptım.
- O zaman tekerleği filan gerek. Tekerlek de olur.
(Bu konuşmalar çocukların tekerleğin yuvarlak olması gerektiğini bildiklerini ortaya çıkarıyor. Yaşı daha küçük olan çocuklar da büyüklerin bilgisinden faydalanmış oluyor.)
"Nasıl yapabilirsin tekerleği?"
- Lastik gerek.
- Ben de bir tekerlek yaptım.
"Nasıl bir tekerlek o?"
- Yuvarlak.
(Tekerlek yaparken hep ipi tercih etmeleri ipin daha kolay yuvarlak forma sokulabileceğini düşünmelerinden olabilir.)
- Ben pizza yaptım.
- Ben şimdi bununla ne yapayım?
- Bence pizza yap, pizza.
- Ben uçak yaptım. Bu sefer uçak yaptım.
(Çocuklar yaptıklarını bozup başka başka fikirler üreterek tekrar üretme aşamasına giriyorlar.)

Tabak, kiraz, küçük bir solucan, salıncak, uçak, uğur böceği... bir sürü fikir geliştirip uygulayarak üretti çocuklar.

Beraber proje yapmak şöyle dursun birbirini tanımayan çocuklarla böyle bir çalışma yapmak, ilgi alanları ve merakları benzer olan çocukların ortak projelere başlamasına olanak sağlayabilir. Çocuklar bu projelerle oyun oynarken üretmeyi, paylaşmayı, rekabet olmadan grup çalışmasını, öğrenmeyi öğrenir. Üstelik öğrendiğini de anlamadan :)


Annelerle de çocuklarla yaptığımız çalışmanın aynısını yaptık ancak yazıyı daha fazla uzatmak istemiyorum, yeterince uzun olmuş :)

Son fotoğrafla bitireyim, gittiğimiz evin yan sokağındaki sabit küçük masalar ve tabureler güzel havalarda çocukların sosyalleşebileceği çok hoş bir ortam sunmuş. Belediyelerinizden talep edebilirsiniz ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...